Eş durumundan Antakyalı olduğumuz için 3 yazdır bu güzel şehri görme fırsatı buluyorum. Medeniyetler diyarı, yemesi içmesi gezip dolaşması bol bir şehir.
Ayıptır söylemesi aç karna gidiyorum resmen. Sadece yarım gün Uzun Çarşı ve Köprü gezisiyle geçiyor. Oraya kadar gitmişken de bagajı doldurup geliyoruz tabi ki, Ankara'da Antakya ürünleri bulmak mümkün ama hiç biri oradaki tadı vermiyor.
ZYT'nin ilk Antakya ziyareti bu. Büyük babaannemize bebek göstermeye gittik bir anlamda. İkinci postta bahsedeceğim, daha her şeyin tadına bakıp, her yeri gezip dolaşmadan döndük. Umarım gelecek sene de gitmeye sebebimiz olur.
Gelelim bu güzel şehirde yemeden dönülmemesi gereken şeylere...
Uzun Çarşı turu başlasın...

Uyanır uyanmaz kendimizi Uzun Çarşı'ya atınca biberli ekmekle kahvaltı yapmadan olmaz tabi. Fırından çıkan her şey çok güzel tabi, değişik poğaçalar, ekmekler var zevkinize göre. Ama biberli bir klasik...

Adım başı rastlayacağınız fırınlar, ekmekler, katıklılar buralarda pişiyor. Fazla miktarda sipariş verirseniz eğer siz çarşı turunu bitirinceye kadar hazırlıyorlar ama dikkat edin aynı fırını bir daha bulamayabilirsiniz. :)
Antakya'nın defne sabunu malum, kalıplar da kömbe için. Her bayram resmen kova dolusu yapılıyor evlerde. Bizde gitmişken kiloyla alıyoruz. Babaannemizin bana hediye ettiği yaklaşık 100 yıllık bir kalıp var ama henüz evde kömbe yapmayı beceremedim. Niyeti olan varsa bu kalıbı, vita yağı ve kömbe baharatı almayı unutmasın.
Kömbeye benzer bir kurabiye kerebiç, içi cevizli ya da hurmalı yapılıyor ve köpükle birlikte yeniliyor. Bu tezgahtaki asıl bomba kabak tatlısıydı ama fotoğraf çekmemişim.
Bakırcılar göz alıyordu, her parçadan bir tane olsun istiyor insan.
Babası şalgam hastası olunca benim meleğim de tadına baktı tabi ki. Her defasında gidip şalgam içtiği bir yer vardı, yine 5 litrelik şişeyle aldık geldik üşenmedik. :)

Künefe bir yana ama benim favorim kesinlikle ekmek kadayıfı. Ankara'da hiç rastlamadım ama Antalya'da arap kadıyıfı diye bilirdik, pek severdim, gidip orada görünce çok sevindim tabi :)
Kaytaz böreği artık herkesin de evinde yapılan bir tat. Yemek programları sağ olsun.
Adı karbuz, sanırım buzun üstüne istediğiniz bir aroma dökülüyor. Buna gül aroması dökülmüş. Tadına bakmadım. Bir de bici bici var, o da bunun buz yerine jöle halinde muhallebi koyulmuş hali.

Uzun Çarşı'da bir de Antakya döneri yemek için mola verdik, Gökhan Usta'nın yerinde. Çarşı içinde de künefe yapan yerler var ama bizim favorimiz çıkıştaki Hatay Künefe. Köprü manzaralı güzel, temiz bir mekan.
Künefemizi de yedikten sonra sıra Harbiye'de...
NOT: Oraya kadar gitmişken bagajı doldurup dönülüyor. Uzun Çarşıdan alınmalı dediğim şeyleri tekrar sıralayım; zeytinyağı (mevsimi Ekim-Kasım ayları), humus, peynir çeşitleri (sünme, çökelek, künefe vb.), kurutulmuş patlıcan ve biber, baharatlar (kömbe baharatı, zahter, çörek otu vb.), domates ve biber salçası, şalgam, künefe, kabak tatlısı, kömbe, kerebiç, biberli ve katıklı ekmek (taze yaptırıp buzlukta saklayabilirsiniz), defne sabunu (babamın yıllardır geçmeyen egzemasına şifa oldu duyurulur), öcce tavası, bakır kaplar, dolma taşı, kalıplar (başka bir postta bahsedeceğim)...daha da aklıma gelmeyen bir sürü şey. :))
NOT: Oraya kadar gitmişken bagajı doldurup dönülüyor. Uzun Çarşıdan alınmalı dediğim şeyleri tekrar sıralayım; zeytinyağı (mevsimi Ekim-Kasım ayları), humus, peynir çeşitleri (sünme, çökelek, künefe vb.), kurutulmuş patlıcan ve biber, baharatlar (kömbe baharatı, zahter, çörek otu vb.), domates ve biber salçası, şalgam, künefe, kabak tatlısı, kömbe, kerebiç, biberli ve katıklı ekmek (taze yaptırıp buzlukta saklayabilirsiniz), defne sabunu (babamın yıllardır geçmeyen egzemasına şifa oldu duyurulur), öcce tavası, bakır kaplar, dolma taşı, kalıplar (başka bir postta bahsedeceğim)...daha da aklıma gelmeyen bir sürü şey. :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder