Harbiye mitolojik bir efsaneye ev sahipliği yapar: Apollon ve Daphne'nin aşkı.
Daphne bir ağaca dönüşür (defne) ve Apollon'un onun için ağlamasını temsil eden şelaler hala buradadır.
Antakya'da görülmesi gereken ilk yer bence burası. Muhteşem bir ortam var, suların içinde masanıza oturup yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Her yerde bulabileceğiniz bir lezzet ama biz babaannemizin tavsiyesiyle meşhur kağıt kebabının tadına burada baktık.

Mart ayında yaşanan bir sel yüzünden Apollon'nun Gözyaşları heyelana uğramış. Hala akıyor ama eski halini artık ancak resimlerde görebilirsiniz.
Yağmur sultan şelaleye girerken uyanıktı, sıcaktan bunalmış pamuğum, suyun serinliğiyle gezinin kalanını uyuyarak geçirdi. Ne yapalım mecburen tekrar gideceğiz. :)
Antakya'da şehir merkezi denilebilecek bölgeye Köprü deniliyor. Burada sıra sıra küçük dükkanlarda köfte yapılıyor. Lavaşa dürüm şeklinde, soslu ve baharatlı. Bana biraz ağır geldi ama denemeye değer.
Ve tabi ki yenmezse olmaz meşhur Antakya döneri. Yanında taze nane ile servis ediliyor. Bizim favorimiz kesinlikle Pehlivan. Sosunu bol istemeyi unutmayın. :)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder