Daha önce Miya ve Yağmur'dan bahsettiğim postta (tık tık) konuyu Miya açısından değerlendirmiştik. Bu defa asıl önemli konuya değinmek istiyorum.
Çocuk gelişiminde hayvanların, hayvan sevgisinin yeri artık herkesçe malum. Yapılan araştırmalar, bilimsel çalışmalar, bizlere gösterdi ki Allah'ın lütfu bu varlıklar, yalnızca etinden, sütünden, yününden faydalanmamız için var edilmemişler. Pek çok hastalığın tedavisinde, pek çok hastanın refakatinde vb. hayvan dostlarımızdan yardım alıyoruz.
Konuyu en güzel açıklayan yazılardan biri Uzman Psikolog Ayşen Kayahan'a ait. Hayvan sevgisinin birinci etkisinin çocuğun toplumla uyumlu sosyal bir varlık olarak yetişmesi olduğunu vurguluyor uzmanımız.
Evde bir hayvanla birlikte büyüyen, onu besleyen, bakımını yapan, onunla oynayan, oyuncağını yemeğini paylaşan bir çocuk sanmıyorum ki ileri de bencil, sorumsuz bir insan olsun.
Çocuğun psikolojik gelişimine olan olumlu etkilerin yanında sağlık açısından da, ön yargıların tam aksine, faydalı noktaları var hayvanlarla iç içe olmanın...
Toplumda çocukları hayvanlardan uzak tutmaya sebep olan bir ön yargı var. 'Aman yavrum pistir dokunma', 'Bak hasta olursun oynama hayvanla' gibi cümleleri çok sık duyuyoruz. Bilinenin tam aksine, bakımları, kontrolleri, aşıları yapılmış bir evcil hayvanın çocuğa zararı değil faydası vardır. Evcil hayvanla yaşayan çocukların/büyüklerin;
- Bağışıklık sistemi güçlenir.
- Alerjenlere karşı direnci olur.
- Kan basıncı düzenli olur.
-Kronik ağrıları azalır.
Bunlar ilk etapta aklıma gelenler. Psikolojik etkileri ise saymakla bitmez ki bunun da sağlığa olumlu etkisi olacağı unutulmamalı.
Uzmanımızın sözleriyle bitirmek istiyorum. Ve kediyle bebeği aynı evde büyüten bir anne olarak, tereddütü olanlara tek söyleyeceğim, hiç endişelenmeyin, tadını çıkarın, ve asla bir can için diğerinden vazgeçmeyin. Unutmayın o sessiz kullar da bize Allah'ın emanetleri...
NOT: Sokakta kedi-köpek görse bile kaçan annem, bizim hatırımıza bardak kadarken eve getirdiğimiz tüy yumağı kedimizi oğlu gibi sahiplendi. Birlikte yaşamadan, en azından bir şans vermeden o merhamet duygusunu, o sevgiyi tatmadan anlayamıyor insan der her zaman. 50 yaşında, kıl, tüy vs. görmeye dayanamayan titizlikteki annem bile Çamur'a bağlandıysa, herkes bir defa olsun kendisine şans versin derim.
Annem ve oğlu :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder