Safranbolu Dünya Mirasları arasındadır ve adını nadir yetişen safran bitkisinden alır. Ankara'ya 23
Karadeniz'e 90 km uzaklıktadır.
Karabük merkeze 8 km mesafede, Osmanlı'dan kalma evleriyle, doğasıyla, tarihiyle görülesi bir şehir Safranbolu. Bu zamana kadar gitmemekle geç kalmışız gerçekten.
Babamız sürpriz yaptı yine, yola koyulup uzunca bir süre gittikten sonra ancak anlayabildik nereye gittiğimizi. Doyamadık ama tekrar gitme niyetindeyiz.
Safronbolu gezisi başlasın...
Güzel bir yemekle başladık gezimize, gidince mutlaka yörük sofrasında ya da merkezdeki güzel lokantalarda yöresel yiyecekleri tadın. Meleğime de meşhur ayran çorbası ikram edildi.
Veee ilk defa limonun tadına baktı, yüz ifadesi görülmeye değerdi gerçekten. :)
Babasıyla menüde kayboldular, seçemedi bir türlü hanımefendi ne yese bilemedi. :)
Bebekle gezinin en zorlu adımlarından birisi bu dışarıda bir mekanda yemek yemek, kendi başına oturabildiği zaman işimiz daha kolay olacak diye düşünüyorum. Şimdilik sırayla yiyoruz yemeğimizi.

Yemekten sonra doğruca terasa gittik, muhteşem bir manzara, yemyeşil bir kanyon ve kanyon içine uzanan bir yürüme yolu. Tabiatla iç içe, bakmaya, gezmeye doyamıyor insan. Terasa giriş ücretli, cüz-i bir miktar. Kanyon içinde ki yürüyüş parkuruna inemedik, ayakkabımız ve yağmurun kangurusu olmadığı için risk almadık ama bir daha ki sefere tedarikli gidilecek.
Yükseklik korkum yoktur. Hiç sıkıntı yaşamadan orada durabilir ve aşağıya bakabilirim. Lunaparkta en akıl almaz oyuncaklara binip havada taklalar aşabilirim. Ama eşim Yağmur kucağında o terasın kenarına yaklaştı ya, işte içimden bir şeylerin kopup gittiği andır o. Canının bir parçası için yükseklik korkusu oluyormuş insanın o gün anladım. :(
Mencilis (Bulak) mağarasına doğru yola koyulduk. Yoldaki yetersiz yön levhaları yüzünden bir kaç araba birbirimize sora sora nihayet vardık mağaraya. Havanın serinlediğini arabadan iner inmez fark edebiliyor insan. merdivenlere doğru yönelip bir kaç basamak çıkmamızla benim bunun iyi bir fikir olmadığını anlamam bir oldu. Çünkü gözümün aldığı yere kadar merdiven basamakları görünüyordu. Tam eşimin ısrarlarıyla mücadele ederken yukarıdan 2 çocuğuyla bir bey indi ve bizi uyardı. "Yüzlerce basamak var ve içerisi 14 derece, bebekle gitmek için tekrar düşünün."
Belki başka bir baharda tekrar denenebilir.
Merkezde Cinci Han, Köprülü Cami ve çarşı turunda güzelim uyudu çoğunlukla. Hızlı bir tur attık, oturup bir kahve içemedik, bunlar hep bir sonraki geziye not alındı.
Yoğun isteğim üzerine Yörük Köyü'ne de gittik ama pek aradığımız bulamadık açıkçası. Bir kaç kişi köyün yerlisi vardı etrafta, 2 tane butik otel gördüm müşterisi olmadığını düşündüğüm ve üzerinde belediye tarafından uyarı yazılmış yıkılmak üzere olan eski Safranbolu evleri.
Tekrar gezilmesi gereken bir yer, daha geniş bir vakitte, tadını çıkararak. Bu kadarıyla bile şiddetle tavsiye edilir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder